SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 3731 >>

DEVAM: 31- MEKRUH ADLAR BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرٍ. حدّثنا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ. حدّثنا أَبُو عَقيلٍ. حدّثنا مُجَالِدُ بْنُ سَعِيدٍ عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ مَسْرُوقٍ؛ قَالَ: لَقيتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ فَقَالَ: مَنْ أَنْتَ؟ فَقُلْتُ: مَسْرُوقُ ابْنُ الأَجْدَعِ. فَقَالَ عُمَرُ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم  يَقُولُ ((الأَجْدَعُ شَيْطَانٌ)).

 

Mesrûk (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Ömer bin el Hattâb (r.a.) ile karşılaştım da: Adın nedir? diye sordu. Ben de: Mesrûk bin el-Ecda', dedim. Bunun üzerine Ömer; Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim, buyurdu ki: «El-Ecda' bir şeytanın adıdır.»

 

 

AÇIKLAMA:      Bu babın ilk hadisi Tirmizi tarafından da rivayet edilmiştir. Fakat oradaki rivayette takılması yasaklanan isimler Rafi, Bereket ve Yesar'dır. Müslim de bunun benzerini direk Cabir (r.a.) 'den, yani Omer (r.a.) araya girmeden merflı olarak rivayet etmiştir. Müslim' in rivayetindeki isimler ise Ya'a, Bereket, Eflah, Yesar ve Nafi'dir. Bu isimlerin mekruh sayılması sebebini aşağıda anlatacağım.

 

Semure (r.a.)'ın hadisi Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud tarafından da rivayet olunmuştur. Mesruk (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud da rivayet etmiştir.

 

Birinci hadisin zahirine göre Nebi (s.a.v.) anılan adları takmayı yasak lama mıştır. Halbuki ikinci hadis ile yasakladığı anlaşılıyor. Nevevi, birinci hadisteki yasaklamadan maksad haram kılmaktır. İkinci hadisteki yasaklama ise tenzihen mekruhluk manasınadır, der. Şu halde anılan isimleri takmak haram değildir. Fakat tenzihen mekruhtur.

 

Anılan isimlerin manası ve takılması mekruhluğunun sebebi: Rebah: Kar etmektir. Necih: Dileğine kavuşan demektir. EfIah da aynı manayı ifade eder. Nan: Yararlı olan demektir. Yesar, kolaylıktan isimdir.

 

Bu ve benzeri adları takmanın mekruhluğu sebebi Semure (r.a.)'ın hadisinin bazı rivayetlerinde beyan buyurulmuştur : Tirmizi' nin rivayetinde; ''Oğlan çocuğuna (veya kölene) Rebah, Eflah, Yesar ve Necih adlarından hiç birisini takma. Çünkü O, orda mı? diye sorulur ve yok diye cevab verilir.> buyurulmuştur. Yani bu isimlerden birisini çocuga veya köleye takmanın mekruhluğu sebebi şudur: Bir kimse bu isimlerden birisi ile soruldugu zaman, mesela evde olup olmadığı soruldugu zaman o ismin IÜgat ınanıisı ister istemez hatıra gelir. Soruyu cevablamak durumunda olan kimse burada yoktur, diye cevab verdigi zaman adın lügat mÜnÜsı da hatıra geleceği için cevab hoşa gitmez ve uygunsuz olur. Bu nedenle hoşa gitmeyen bir cevaba yol açan isimlendirme de hoş sayılmayıp me!\ruh görülmüştür. Mesela bir kimsenin adı Yesar'dır. Yesar'ın ıügat manası kolaylıktır. Yesar evde mi? diyen bir adama verilecek cevabta "Yesar burda yok" denilince Yesar'ın lügat manası itibariyle cevab şu anlamı ifade eder: "Kolaylık burada yok." Bu cümlenin anlamının hoş olmayışı açıldır. Diger isimler de böyledir

Şerhu's-Sünne'de de şöyle denilmiştir: Anılan adların takılmaması gerekçesi olarak hadiste buyurulan cümlenin manası şöyledir:

 

Halk bu isimlerin lafızlarının ve manalarının güzelliğinden tefaül, yani iyiye yorumlamayı kasdeder. Bu maksadla bu adları taktmr. Sonra mesela. Yesar orda mı? diye sorulduğu zaman Yesar burada yok, diye cevab verilebilir. Yesar kelimesinin lügat manası kolayhktır, dolayısıyla kolaylık burada yoktur gibi bir mılnıl çıkabilir ki. bu anlam fena bir yoruma yol açmış sayılır. Bu itibarla böyle bir isim takılırken dÜşünÜlen iyi yorum yerine bazen kötü yorum ile karşılaşılabilir